Bilimsel Araştırmalarda Kişisel Veri

cityscape (2)Kişisel veriler kanunu açısından güvenli bir şekilde bilimsel araştırma yürütebilmek için bir kaç öneri.

 

Kişisel veri kavramı hayatımıza girdiğinden beri aslında her şey karışmaya başladı. Rahatça hareket ettiğimiz pek çok mecraya sınırlar çizilmeye ve hareket alanımız küçülmeye başladı. Sakın yanlış anlaşılmasın; bence çok güzel bir şey bu! Sıkıntısını çektiğim ve şikayetçi olduğum şey aslında her devrimin doğal döngüsünde var olan karışıklık ve belirsizlik. Ne yazık ki kamuoyunun ortak bir konsensusta buluşması ve yol gösterici yönergelerin çıkmasına daha çok var. Şimdilerde karışıklığın varlığı gereği ifrat ile tefrit arasında gidip gelen bireyler olarak genel bir şaşkınlık halini yaşıyoruz. Çok uzun sürmeyeceğini umuyorum.

KVKK kapsamında ticari faaliyetlerin ne olacağı çok ilgimi çeken bir durum değil. Benim için göz önüne alınması gereken durum akademik faaliyetler, özellikle kanundan nasibini alan bilimsel araştırmalar. KVKK’nın istisnaları arasında bilimsel faaliyetler sayılsa da buna bir şart koşmuş durumda:

Kişisel verilerin resmi istatistik ile anonim hâle getirilmek suretiyle araştırma, planlama ve istatistik gibi amaçlarla işlenmesi.

Maddede geçen resmi istatistiğin ne olduğu konusu beni uzun bir süre boyunca meşgul etti. İki ihtimal üzerine gidip geldim sürekli:

  1. Devlet resmi istatistik adı altında kabul edilen bir metodoloji yayınlayarak anonimleştirilen bütün verileri (anonimleştirmeden önceki süreçleri de kapsayacak şekilde) KVKK kapsamı dışına alacak.
  2. Bu madde sadece TUİK, TSB ÇSBG gibi devlet kuruluşlarının faaliyetlerini kapsam dışına almak için var.

Zaman geçtikçe nedense ikinci ihtimal benim için daha fazla olası gözükmeye başladı.

Bütün Halk Sağlıkçılarının çok iyi bildiği üzere, TUİK 2007’de Resmi İstatistik Programı adı altında faaliyetlerine bir standardizasyon getirdi. Program ile birlikte ilki 2007 – 2011 arasında olmak üzere 5’er yıllık dönemler halinde güncel, güvenilir, şeffaf ve tarafsız analizler yapmaya başladı. Benim gibi pek çok araştırmacı da buradaki verileri, analizleri kendi çalışmalarında temel olarak kullandı. Tabii ki TUİK 2007’den önce de faaliyetlerine devam ediyordu fakat bu dönem özellikle 5429 nolu “Türkiye İstatistik Kanunu” ile bambaşka bir yapılanmaya gitti. Artık TUİK gelişen teknolojinin nimetlerinden daha fazla faydalanacak ve süreçlerini daha bir standardize hale getirecekti. Burası daha geniş bir değerlendirmeyi hak ediyor. Şimdilik sadece değinip konumuza geri dönüyorum. Söz konusu 5429 nolu yasada tanımlar kısmında “resmi istatistik”in olması ise kayda değer diğer bir nokta:

Resmî istatistik: Türkiye İstatistik Kurumu veya Programda yer alan konularda istatistik üretecek kurum ve kuruluşlar tarafından derlenen verilerin, kitle özelliklerini ortaya koymak amacıyla işlenmesi ile elde edilen bilgiyi,

Bu tanıma göre “resmi istatistik” konu, program açısından sınırlandırılmakta. Zaten bu durum beni 2. ihtimale daha fazla yaklaştıran şey oldu. Bununla birlikte KVKK’daki ikinci bir istisna ise bilimsel araştırmaları daha bir vurgulamaktadır:

Kişisel verilerin millî savunmayı, millî güvenliği, kamu güvenliğini, kamu düzenini, ekonomik güvenliği, özel hayatın gizliliğini veya kişilik haklarını ihlal etmemek ya da suç teşkil etmemek kaydıyla, sanat, tarih, edebiyat veya bilimsel amaçlarla ya da ifade özgürlüğü kapsamında işlenmesi.

Tam bir istisna olarak değerlendirmek güç olsa da en azından bilimsel araştırmaların da “belli şartlar dahilinde” kişisel veriyi kullanma izninin olması hoş bir şey olsa gerek. Yine de buradan bilimsel araştırmalar için bir istisnanın çıktığını söylemek sadece çocukluk olur. Yapabileceğimiz en iyimser yorum, “En azından kırmızı çizgiler belirlendi.” olabilir. Hepsi bu.

Beni yurt dışındaki tartışmalara iten bir diğer durum ise Sağlık Bakanlığının mevzuatı oldu. İtiraf etmek gerekirse yönetmeliği okuduğumda Bakanlığın bencilce ve dar yaklaşımına üzülmüştüm. Kendisi, Sağlık.Net, Medulla, e-Nabız için yasal bir altyapı oluştururken hekimlerin akademik faaliyetlerini resmen göz ardı ediyordu. Halbuki başlık da bir o kadar da kapsayıcı bir başlıktı.

Benim gibi bir başına kalan diğer araştırmacı hekimlere yol gösterici olması adına bu yazıya başlamadan önce son bir konspete dikkatini çekmek istiyorum: Sır Saklama Yükümlülüğü. KVKK’nın 6. Maddesinin 3. fıkrasında sağlık hizmetleri kapsamında vurgulanan bu yükümlülük aslında bilimsel araştırmalarda çok önemli bir rol oynuyor. Zaten yabancı literatürde de bu konunun fazlasıyla tartışıldığını görebiliriz. Konuya buradan giriş yapalım.

Sonraki Sayfa…

Advertisement

Published by Abdullah Ömer Şeker

Chasing medicine, games and life it self, he who, thinks frequently, writes sometimes but dreams a lot. Determined to exercise one day so he can still play games when he is 75.

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s

%d bloggers like this: