Kodlamayla alakalı bir amatörün ilk tecrübesi. Kodlamaya giriş…
İlk okul çağlarından beri merakım olan ama her daim korku ve hayranlıkla yaklaştığım bir şeydi bu. Merakımdan bilgisayar mühendisliğinde okuyan arkadaşlarımı saatlerce izler ve hiç bir şey anlamadan boş boş bakardım. Rahmetli Tolga abimin Delphi 6 ile programlar yazması ve bundan gelir elde etmesi benim için muhteşem bir ütopyaydı. Düşünsene yatağında uzanmışsın, kucağında bilgisayarın ve daha önce olmayan bir şeyi ‘yaratıyorsun’… Hayal gücün, bilgin ve teknolojin senin en büyük gücün… Varlığın ve eserlerinle hiç tanımadığın yüzlerce, binlerce kişiyi kucaklıyor ve onların hayatlarını kolaylaştırıyorsun ve bunların hepsini sadece oturduğun yerden yapıyorsun. Tabi ki realite bunlardan çok farklı ama düşüncesi bile benim için hayranlık sebebi olmuştur.
Yazılımcılığa ciddi bir şekilde odaklanmam MT Panel olarak tasavvur ettiğimiz ama hiç bir zaman hayata geçiremediğimiz bir proje ile başladı. Bu süreçte 3 farklı yazılımcı ile hayal ve tasarımlarımı paylaşmış sonunda arkadaşım da olan biriyle projeyi başlatmaya karar vermiştik. Kendimce algoritmalar (Tabi algoritma bilgim okuldaki basit bilgisayar derslerinden kalma zavallıca bir şey, yazılımın içine girdikçe o zaman ki tasarımlarımın ne kadar çocuksu olduğunu daha iyi görüyorum.) excel tabloları oluşturup arkadaşımla paylaşıyordum. O ise sürekli her seferinde boş gözlerle bana bakıyordu. Böyle geçen bir ayın sonunda kodlamaya başlayacağını söyleyerek telefon ve yüz yüze tacizlerimi bitirdi. Bir haftanın sonunda karşıma bir giriş (log in) sayfası ile geldi. Toplamda 2 tane alan (field)’ı olan bu sayfada kullanıcı adı ve şifresini girip hatalı veya doğru giriş yapabiliyordu.. Hepsi bu! Hayal kırıklığına uğramıştım resmen, bir haftada sadece bu kadarı mı çıkabilirdi!? O ise beni kodlamanın ne kadar zor bir şey olduğunu, bu iş için bile saatlerce uğraştığını ve sabırlı olmam konusunda ikna etmeye çalışıyordu. Elim mahkum sustum. Bu olayların üzerinden bir ay geçtiğinde elimde basit bir yönetici konsolu vardı ve formlar bile yarım yamalak bir şekilde işliyordu. Hayal kırıklığı ile işi profesyonel kişilere yaptırmak için tekrar yazılımcılarla konuşmaya başladım. İstedikleri rakamları gördükçe tek kelime ile kahroluyordum.. (En az isteyen kişi 15.000 TL istemişti.) Derken üzerinden bir buçuk sene geçti ve MT Panel tüm hayallerimle birlikte rafa kaldırılmış oldu…
Bu işi ben yaparım demem üniversiteyi birlikte okuduğumuz ev arkadaşımın (Emrah) koda merak salmasıyla başladı. Telefonunda Solo Learn adlı bir uygulama yüklemiş ve buradan kodlama öğrendiğini bana gösterip olayın o kadar da zor olmadığını söylüyordu.. Bir hafta içerisinde hem Java hem C# derslerini bitirmiştim bile. Olayın gözümde büyüttüğüm kadar zor olmadığına ikna olmuştum artık. Hadi MT Panel’i kodlamanın zamanı dediğimde ise tek kelimeyle “boğuldum”. Olay o kadar beni aşıyordu ki forumlardan neyi arayacağımı bile kestiremiyordum. Evet diller hakkında bir fikrim oluşmuştu ama olay o kadar karışıktı ki yok WinForms, yok ASP.Net yok Entity FrameWork yok SQL yok MVC deyince ipin ucunu iyice kaybettiğimi hissetmeye başlamıştım. Derken Emrah bir gün aradı ve hadi Ömer android’de bir oyun yapalım. Ama yok javaydı yok native dildi derken Xamarin ve Unity ile tanıştık ve bambaşka bir boyut açıldı.
Buralar uzadıkça uzar o yüzden şimdilik kesiyorum. Okuyucu, yazılım dediğin şey inanılmaz bir derya. Sakın benim yaptığım hatayı yapma ve önceliklerini iyi belirle. Eğer yazılımı öğrenmek istiyorsan öncelikle nasıl bir program yapmak istediğini iyice belirle ve onun eğitimlerini/okumalarını tamamlamadan sakın ama sakın başkasına geçme. Yoksa sadece benim gibi boğulursun ve en son boşa geçen saatlerine acıyarak her şeyi bırakırsın. Tabi bu durum benim daha fazla hırslanmama neden oldu!